Sorular
Kan sayım cihazı hangi bölümlerden oluşmaktadır ve bu bölümler hangi görevleri üstlenirler?
Kan sayım cihazının çalışma prensipleri nelerdir?
Kan sayım cihazları hangi tahlilleri gerçekleştirmektedirler?
Günümüz kan sayım cihazlarının özellikleri nelerdir?
1-) Kan sayım cihazının bölümleri
Tam kanı sayım aparatüründe saymak ve teşhis etmek hücrelerin birbirine çok yakın olmasından dolayı zordur. Bu yüzden tam kan hücrelerini yaymak için sulandırma(dilüsyon) yapılır ve böylece hücrelerin çoğu aparatürden birer birer geçer ve kanın sayımı ancak bu şekilde mümkün olur.
Diluent: Kanı sulandırmanın yanında, diluent bulunduğu ortamda kan hücrelerinin ölçülerini belirli bir zaman aralığında kan sayımı esnasında ortamı sabit tutmaya yarar.
Lyse: Kırmızı kan hücrelerinin zarlarını çatlatıp tıkanıklığı kirlilik yapmayacak şekilde çok küçük parçalar haline getirip sayım esnasında parazit yapmamasını sağlar. Bundan ayrı olarak bazı hücrelerde üçlü formül dağılımının iyi çıkmasını sağlar. Parçalanmanın ve karışmanın iyi bir şekilde yapılması HGB sonucu ile ilgilidir.
Rinse: Rinse bir çeşit deterjan olup sistemin temizliğini ve voltümetrik düzlemin sıvı akıcılığını sağlar.
Enzim Temizleyici: Enzim temizleyicinin esası enzim ve izotonik temizleme solüsyonu olup okuma kuvvetlerinin ve hortumlarının temizliğini ve kayganlığını yapar. Klinser mavi bir reaktiftir ve analizörün plastik parçaları ile uyumludur. Buna rağmen çok küçük parçalar küçük PLT kirlilik veya yabancı madde (muhtemelen kırılmış hücreler) reddedilip sayılmamıştır. Hangi hücrelerin sayılacağını, hangilerinin sayılmayacağını, hangilerinin gerçek hücre olduğunu, hangilerinin ilgisiz olduğunu cihaz kendi tespit eder. PLT ve RBC hücreleri gevşelerle aynı gibi görünseler de gerçekleşen her hücre tipinin değişik ölçümleri vardır.
WPC Bölümü: WBC’de lökositler direk olarak ölçülürler.
WBC kısmı dağılımı: Beyaz hücreler tek tip değildir. Büyüklüğüne göre değişik
tipleri vardır. Sayma ve ayırma hücre büyüklüğüne göre tamamlanır. Bu işlemle diluent, lyse reaktifi ve zaman kontrol edilir. BC 3000plus sistemi elektronik olarak büyüklüklerine göre kimyasal reaktiflerle kırmızı kan hücreleri dağılımları, lenfositler, orta hücreler (monosit, bazofil, eosnofil) ve granülositleri tespit eder. Bu durumlarda çekirdekleri periferik yaymada görünür. Bu hücrelerin çekirdekleri lyse’a direnç gösterirler ve beyaz kan hücresi gibi sayılırlar. Mikroskopla gözden geçirilen NRBC hücreleri WBC sayımı sırasıyla şöyle düzeltilmelidir. WBC değeri ölçümlerle elde edilmiştir.
HGB Bölümü: HGB, numunenin fotometrik okunmasından blank oranının absorbans ile hesaplanmasından tespit edilmiştir.
RBC Bölümü: Eritrositlerin direkt olarak ölçülmesi RBC’dir.
Tahmini Eritrosit Hacmi: RBC’nin hacim parametreleri MCV, RBC aparatüründen kırmızı hücreler geçerken hücre çap ve hacimlerine göre pals üretilmesi ile cihaz tarafından ölçülür. Mikroprocessör sayım tüm hücreler için bir hacim hesaplaması uygular. Hesaplama toplam sayılan PBC sayımı ve MCV ile hesaplanmış kalibrasyon faktörü kırmızı hücrelerin büyüklüğünü verir.
2-)Çalışma prensipleri
Hücre sayım prensibi:
BC3000plus tam kandan uygun oranda alınıp, hazırlanan numunelerin WBC, RBC, PLT büyüklüklerine göre sayar. Aynı zamanda HGB ölçülür.
Sulandırılmış numuneler negatif basınçla RBC ve WBC aparatürlerine getirilir. Volümetrik düzen hassas cam tüplerinin iki adet sensöre bağlanmasından ibarettir. Bu tüpler her ölçümde belirli bir oranda sulandırılmış hasta numunesinin ölçülmesini sağlar. İki optik sensör arasındaki mesafe belli oranda sulandırılmış hasta numunesi kadardır.
Beyaz kan hücresi, kırmızı kan hücresi plateletler elektrik empedans metoduna göre sayılırlar. Bu metot esas olarak aparatürden geçen bir partikülün cihazın üzerindeki elektrik değişimlerinin ölçülmesidir. Elektrikler aparatürün her iki tarafına yerleştirilmiştir. Sıvı içerisindedir. Aparatürler elektriksel akımın üzerindedirler. Bir kan hücresi geçirgen değildir. Aparatürden elektrik geçerken empedansın yükselmesine neden olurlar. Elektriksel empedans direk olarak hücrenin büyüklüğü ile orantılıdır.
Cihaz hücreleri çeşitlerine göre sınıflandırır ve tek tek sayar. Cihaz bizim mikroskop altında gördüğümüzden daha fazla sayar çünkü insan gözü algılamada eksiklikler çeker. Cihaz doğruluğu arttırıp statik hataları azaltır.
3-)Kan sayım cihazlarının gerçekleştirdiği tahliller
· Tahmini eritrosit hacmi(MCV)
· Tahmini hücre (eritrosit) hemoglobini(MCH)
· Tahmini eritrosit hemoglobin konsantrasyonu(MCHC)
· Kırmızı kan hücresi eritrosit dağılım genişliği(RDW-CV)
· Standart deviasyon(RDW-SD)
· Hematokrit(HCT)
· Trombosit(platelet)(PLT)
· Tahmini trombosit hacmi(ÖPV)
· Tahmini dağıtım genişliği(PDV)
· Plateletcrit(PCT)
· Lökosit histogramı(WBC histogramı)
· Eritrosit histogramı(RBC histogramı)
· Trombosit histogramı(PLT histogramı)
4-)Günümüz kan sayım cihazlarının özellikleri
· 26 parametre(ATL#, %.IMM#, %)
· saatte 80 hasta bakabilme
· 53 ul tam kan ile CBC+Diff, 30 ul tam kan ile CBC çalışma özelliği
· bir seferde 100 tüp yükleyebilme
· sürekli örnek yükleyebilme
· hem otomatik, hem manuel çalışma imkanı(manuel de 4 farlı tüpte çalışma)
· 10.000 hasta kapasitesi
· PS232C bağlantısı
· 5 rapor formatı
· Windows NT işletim sistemi
Sonuç: Raporumu hazırlarken kan sayım cihazının hangi amaçlarla kullanıldığını öğrenmenin yanı sıra tıpta ne kadar önemli bir yeri olduğunu da fark ettim. Ve bu kan sayım cihazını yapan bizlerin aslında tıbba ne çok faydası olduğunu gördüm. Bugün tıpta olan gelişmelerin pek çoğunu sağlayan meslek grubunun biyomedikal mühendisliği olduğunun kanısına vardım.
Kaynakça
· Levey S. Jennings ER. ; The Use of Control Charts in the Clinical Laboratory. AM J Clin Pathol. 1950; 20:1059-1066
· Cong Yu-long; Today’s Hematology Analyzer Technique and Clinic. People’s Medical Publishing House 1997
· Performance Goals for the Inetrnal Quality Control of Multichannel Hemaatology Analyzers; Approved Standart. NCCLS H26-A Vol.16 No.12 1996.12
Şıklı Sorular
1. Kan sayım cihazı hangi tahlili yapabilir?
a) MCHC b) PLT c) RDW-CV d) Hepsi
2. Hangisi bir kan sayım cihazı bölümü değildir?
a) HGB b) RBC c) Karbüratör d) Diluent
3. Kan sayım cihazı hangi tahlili gerçekleştiremez?
a) Lökosit histogramı
b) Eliza testi
c) Hematokrit
d) Plateletcrit
4. Eritrosit nedir?
a) alyuvar b) akyuvar c) nukleus d) mitokondri
Son yıllarda teknolojide meydana gelen gelişmeler hematoloji laboratuvarlarına da yansımış, elektronik kan sayımı cihazları laboratuvarların vazgeçilemez bir parçası haline gelmiştir. Manuel yöntemlere göre kısa sürede çok daha doğru sonuçlar sağlanan bu cihazların kalite kontrolü ve sonuçlarının yorumlanması önem kazanmıştır.
Wallace Coulter 1950’de impedans yöntemiyle lökosit ve eritrosit sayımını gerçekleştirirken, Ortho Diagnostics kan sayımı için Optik Laser Scatter yöntemini 1970 yılında kullanmıştır. İmpedans ve Optik laser scatter yöntemi bugün elekronik kan sayımı cihazlarının temel teknolojısidir. Coulter 1973’de yedi parametre (eritrosit, lökosit, hemoglobin, hematkrit, MCV, MCH ve MCHC) ölçebilen cihazının patentini almıştır. Trombosit sayımı ise sonraki yıllarda kan sayımı cihazlarına ilave edilmiştir.
İmpedans ile “üç parametre (lenfosit, nötrofil ve monosit) lökosit formülü ” kan sayımı cihazlarında 1984 yılında gerçekleşmiş, daha sonraki yıllarda kan sayımı cihazları beş parametre (nötrofil, eozinofil, bazofil, monosit ve lenfosit) lökosit formülü yapabilir duruma gelmiştir. Bu gün kullandığımız cihazların gelişmiş olanları eritroblast, genç granülosit (miyelosit) ve retikülosit sayabilmektedir.
Elektronik kan sayımı cihazlarında kullanılan teknolojiden ve hastalardan kaynaklanan nedenlerden dolayı hatalı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kullanılan kan sayımı cihazının özellikleri bilinmeli ve ortaya çıkan hatalı sonuçlar laboratuvarda düzeltilmelidir. Bunun için mikroskopta çevre kanı yaymaları incelenir. Ancak mikroskop incelemesi zahmetli ve uzmanlık gerektirmektedir.
Hematoloji laboratuvarında amaç kan sayımı cihazları ile normal sonuçları eleyerek, incelenecek yayma sayısını minimum düzeye indirmek olmalıdır. Bunun için her laboratuvar kendi çevre kanı yayması inceleme kriterlerini oluşturmalıdır.
Bir çok laboratuvar hastalara veya hekimlere cihazlardan aldıkları çıktıları vermekte, bazıları da uzmanlar tarafından bile değerlendirilmeyen bütün kan sayımı parametrelerini raporlamaktadır. Bazende Türkçe kısaltmaların kullanıldığı raporlar hazırlanmaktadır. Orjinal raporlardaki terimler ve kısaltmalar İngilizcedir. Bizde örneklerde orijinal raporları kullandığımızdan, kan sayımı parametrelerinin ve kısaltmalarının Türkçe karşılıklarını tercih etmedik, şimdiden özür dileriz.
KAN SAYIMI CİHAZLARINDA KULLANILAN YÖNTEMLER
Ülkemizde çeşitli marka ve modellerde elektronik kan sayımı cihazı yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu cihazlarda impedans, radyo dalgaları ve optik scatter olmak üzere üç temel yöntem vardır.
1. İmpedans (rezistans, low-voltage direct current)Bu yöntemde kan hücrelerinin yalıtkan olmasından yararlanılmaktadır. Basit olarak iletken bir sıvıda seyreltilen kan hücreleri küçük bir delikten geçirilmektedir. Hücreler delikten geçerken, iki tarafta bulunan elektrodlar arasındaki voltaj değişiklikleri meydana gelmektedir. Osiloskopta görülen voltaj değişikliği, hücrelerin büyüklüğünü göstermekte ve her değişiklik delikten geçen bir hücreyi işaret etmektedir.
Cihaz bilgisayarında, elde edilen sonuçlardan histogram oluşturmaktadır. Bu histogramda 2-30 fL arasındaki hücreler trombosit olarak kabul edilmektedir. Trombositlerden sonraki büyük pik eritrositlere aittir. Çok büyük trombositler histogramında fragmante eritrositlerle karışır. Bu durum bazı kan sayım cihazları uyarı mesajı ile belirtilmektedir.
İmpedans yönteminde eritrositler ve trombositler eritrosit banyosunda sayılırken; lökositler yüzey aktif bir madde (deterjan) ile eritrositlerin hemolize edildiği lökosit banyosunda sayılmaktadır. Lökosit ve eritrosit banyolarında kanın seyreltilme oranları farklıdır. Lökosit banyosundaki sayım sonucundan lökosit histogramı oluşmaktadır. Bu histogramda, lökositlerin çekirdekleri ve sitoplazmik granülleri farklı olduğundan, üç parametre lökosit formülü yapılabilmektedir.
1. Radyo dalgaları (radio frequency (RF))
Impedans ile lökosit sayımı yapılırken aynı anda radyo dalgalarıyla lökositlerin çekirdek büyüklükleri, çekirdek yoğunlukları ve sitoplazmik granülleri hakkında bilgiler sağlanmaktadır. Coulter STKS ve MaxM kan sayımı cihazları bu yöntemle (VCS ; volume, conductivity, scatter) lökosit formülü yapmaktadır.
2. Optic laser scatter (Işık saçılması)
Optik laser scatter yöntemiyle eritrosit, lökosit ve trombosit saymak mümkündür, impedans yöntemi ile birlikte kullanılabildiği gibi tek başına da kullanılabilmektedir. Kan hücreleri “flow-cell” aracılığı ile bir laser ışığının önünden geçerlerken, ışık saçılmalarına neden olmaktadır. Saçılan ışık, çeşitli açılardan dedektörler yardımıyla incelenerek, hücrelerin hacimleri ve içerikleri (çekirdek, sitoplazmik granüller ve eritrositlerin hemoglobin miktarı) hakkında bilgiler elde edilmektedir. Işığın saçılması sonucu elde edilen bilgiler bilgisayar tarafından değerlendirilerek, scattergram adı verilen grafikler çizilmektedir. Hücreler scattergramdaki yerlerine göre nötrofil, eozinofil, bazofil, lenfosit ve monosit olarak ayrılmaktadır. Ayrımın yapılamadığı durumlarda uyarı mesajları verilmektedir.
KAN SAYIMI PARAMETRELERİ
1. Eritrosit sayısı (RBC)
Neredeyse tüm cihazlarda eritrosit sayımı impedans yöntemiyle yapılmaktadır. Manuel yöntemlerle rutin laboratuvarda eritrositleri doğru olarak saymak pek mümkün değildir. Dolayısıyla, manuel yöntemle elde edilen eritrosit sayısından faydalanarak eritrosit indekslerinin formül kullanılarak hesaplanması da doğru değildir.
2. Mean Corpuscular Volume (MCV), Ortalama Eritrosit Hacmi (OEH)
MCV bir eritrositin ortalama hacmini gösterir. Erişkinlerde normal değeri 80–100 fL (femtolitre= 10-15 L). Anemilerin sınıflandırılmasında kullanılan bir parametredir. Kan sayımı cihazları tarafından ölçülerek bulunmaktadır. Aşağıdaki formülle de hesaplanabilir. Uzman bir göz mikroskopta kolaylıkla eritrositi mikrositik, normositik veya makrositik olarak ayırt edebilir.
MCV (fL) = 10 x HCT(%) ÷ RBC (Milyon/µL)
3. Red Cell Distribution Width (RDW), Eritrosit Dağılım Genişliği
RDW, eritrosit histogramlarından elde edilen istatiksel bir değerdir ve eritrosit hacimlarının farklı olduğunu (anizositozu) göstermektedir. Eritrosit dağılımını “Red cell distribution width-coefficient variation” (RDW-CV) ve “Red cell distribution width–standard deviation” (RDW-SD) olmak üzere iki istatiksel hesapla ifade edilmektedir. RDW-CV, 1 SD’deki (% 68) eritrositlerin histogram genişliginin MCV‘ye bölünüp 100 ile çarpılmasıyla bulunur. RDW-SD ise eritrosit histogramında % 20’sinin bulunduğu düzeydeki en büyük eritrosit ile en küçük eritrosit arasındaki hacim farkıdır. RDW-CV’nin normal değeri % 14’ü, RDW-SD’nin ise 45 fL’yi aşmaz. RDW-SD eritrosit populasyonundaki makrositik ve mikrositik değişikliklere RDW-CV’den daha duyarlıdır. Talasemi taşıyıcılarında eritrositler demir eksikliğine göre homojen olarak mikrositiktir (RDW normaldir), anizositoz demir eksikliğindeki kadar belirgin değildir.
4. Hemoglobin (HGB)
Siyanmethemoglobin yöntemi ile fotometrik olarak ölçülür. Ancak bu reaksiyon biraz yavaş olduğu için bazı cihazlarda sodyum-lauril-sülfat yöntemi kullanılmaktadır.
5. Hematokrit (HCT)
Kan sayımı cihazlarında hematokrit, MCV ve eritrosit sayımından faydalanarak formülle hesaplanmaktadır. Elde edilen hematokrit değeri santrifügasyon ile ölçülenden biraz daha düşüktür. Çünkü santrifüj edilen eritrosit sütünunda bir miktar plazma kalmaktadır. Buna rağmen mikrohematokrit santrifüj yöntemi, manuel yöntemler içinde en güvenilir olanıdır.
HCT (%)= RBC (milyon/µL) X MCV (fL) ÷ 10
6. Mean Corpuscular Hemoglobin (MCH), Ortalama Eritrosit Hemoglobini (OEHb)
Eritrositlerin içerdiği ortalama eritrosit hemoglobin miktarını gösterir. Normal değeri 30–34 pg (pikogram=10-12g). Mikrositik eritrositlerin taşıdığı hemoglobin miktarı da az olacağından MCV ile paralel seyreder. Yani mikrositik eritrositler aynı zamanda hipokromiktir.
MCH (pg/eritrosit)= HGB (g/dL) X 10 ÷ RBC (milyon/µL)
7. Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration (MCHC), Ortalama Eritrosit Hemoglobin Konsantrasyonu (OEHbK)
Hemoglobinin hematokrite bölünmesiyle bulunan ve kan sayımı cihazlarının kullanılmasıyla önem kazanmış bir indekstir. Normal değeri 30-36 g/dL’dir. Ağır demir eksikliğinde hafif düşük, herediter sferositozda hafif artmış bulunabilir. MCHC’nin bu özelliğinden faydalanılarak kan sayımı cihazlarında kontrol parametresi olarak kullanılmaktadır.
MCHC (g/dL) = HGB (g/dL) X 100 ÷ HCT (%)
8. Retikülosit Sayısı (Retic)
Retikülosit olgunlaşmamış eritrositlerin en son safhasıdır. Olgun eritrosit haline gelmeden önce bir retikülosit iki gününü kemik iliğinde, bir gününü de çevre kanında geçirir. Retikülosit sitoplazmasında RNA kalıntıları bulunmaktadır. RNA krezil mavisi ile supravital boyama yapılarak mikroskopta görülür. Mikroskopta dikkatli sayılan retikülosit sonuçları tatminkar olabilir. Mikroskopta bin eritrosit sayılarak retikülosit yüzdesi bulunurken, otomatik kan sayımı cihazları optik scatter yöntemiyle en az 30 bin hücre saymaktadırlar.
Retikülosit sayısı kemik iliğinin eritropoetik aktivitesi hakkında fikir verir ve MCV gibi anemilerin sınıflandırılmasında kullanılan hekime yardımcı önemli bir parametredir. Retikülosit sayısının normal değeri % 1-2 dir. Hematokritleri düşük olan hastalarda, retikülositlerin kemik iliğindeki yapım hakkında doğru fikir verebilmeleri için hematokrit değerine göre düzeltilmiş retikülosit sayısının hesaplanması gerekmektedir.
Düzeltilmiş retikülosit sayısı = Retikülosit (%) x HCT (%) ÷ 45
Mutlak retikülosit sayısı bir L kandaki retikülosit sayısını göstermektedir. Normal değeri 25-75 bin/L dir. Aşağıdaki formülden faydalanılarak hesaplanmaktadır.
Mutlak retikülosit sayısı = Retikülosit (%) x RBC (mil/L) x 10
9. Trombosit Sayısı (PLT)
Trombositlerin hacimleri 7.8-11.0 fL’dir. Genç trombositler daha büyük olurlar. Normalde trombositlerin % 10’u büyüktür. Büyük trombositlerin sayısı aşırı yıkım ve tüketime bağlı olarak artar. Aplastik anemi ve hipersplenizmde ise trombositler küçüktür. Acayip morfolojide dev trombositler ise miyeloproliferatif hastalıklarda görülmektedir.
Kan örneği alınırken antikoagülan olarak kullanılan etilen diamintetra-asetik asit (EDTA, edetik asit), kalsiyum iyonlarını bağlaması sırasında trombosit membranındaki glikoprotein IIb-IIIa (GPIIb-IIIa) molekülünü etkileyerek glikoprotein IIb (GPIIb) epitopunu ortaya çıkarmaktadır. Bazı kişilerin kanında bulunan otoantikorlar trombositlerin yüzeyindeki bu epitopa bağlanarak trombositlerin kümeleşmesine neden olur. Kümeleşen trombositler impedans ile ölçüm yapan kan sayımı cihazlarında hacimlerinden dolayı lökosit olarak algılandığından, trombosit sayısı düşük çıkar. Kan sayımı sırasında binde bir oranında rastlanan ve “Edetik asit aglütinini” adı verilen bu antikorların psödotrombositopeni teşhisi konmasından başka hiçbir klinik önemi yoktur.
Nadir olarak trombositler lökositlerin çevresinde dizilerek (trombosit satellitismi) lökositlerle birlikte küme yaparlar. Bu kümeler elektronik kan sayım cihazları tarafından doğru sayılamazlar. EDTA’lı kanda aktif olan immunglobulinlerin oluşturduğu in vitro bir artefakttir.
Trombositler, kan sayımı cihazlarında rutin olarak sayılmaya başlandıktan sonra psödotrombositopeni teşhisi konan olguların yanında klinik semptom vermeyen idiyopatik trombositopenik purpura ve esansiyel trombositemi olgularının sayısı artmıştır.
Trombosit sayısı ile ilgili bir tereddüt olduğunda (trombosit sayısının normalden düşük veya yüksek olması, kan sayımı cihazının trombositlerle ilgili uyarı mesajı vermesi gibi) ya da izole trombositopeni olgularında çevre kanı yayması hazırlanarak, trombosit sayıları ve morfolojisi kontrol edilmelidir.
Dev trombositler beş parametre formül veren cihazlarda eritroblastlarla karıştırılabilmektedir. Trombositlerin kümeleştiğini algılayabilen kan sayımı cihazları da vardır. Kan örneğinin uygun alınmadığı durumlarda (kan alındıktan sonra tübün iyi karıştırılmaması, damara girilirken zorlanılması) trombositlerin kümeleşme sonucu düşük sayılacağı unutulmamalıdır.
Zorlanılarak kan alınan hastalardan, trombosit kontrolü için çevre kanı yayması hasta başında yapılarak mikroskopta incelenir.
Kan sayımı cihazlarında trombositl sayımının yanında (MPV, mean platelet volume) ölçülümekte, platelet distribution width (PDW) ve plateletcrit (PCT) hesaplanmaktadır. Ayrıca, bazı cihazlarda büyük trombosit oranı (P-LCR, platelet-large cell ratio) hesaplanmaktadır. Ancak bu parametrelere hekimler çok nadir durumlarda ihtiyaç duyar.
KAN SAYIMI CİHAZLARININ KONTROLÜ VE KALİBRASYONU
Doğru sayım yapılabilmesi için cihazlar kalibre edilmiş olmalıdır. Kalibrasyon üretimden sonra fabrikada ya da cihaz kurulurken firmanın teknik servisi tarafından laboratuvarda yapılmaktadır. Büyük bir tamir ve parça değişikliği yapılmadığı sürece yeniden kalibrasyona gerek yoktur.
Her çalışma gününün başında cihaz sayım sonuçları bilinen kanlarla test edilir. Buna iç kalite kontrolü denir ve kontrol kanları genellikle cihazı üreten firma tarafından temin edilir. Bu kontrol kanlarının sonuçları istenen sınırlarda ise çalışmaya başlanır. Kontroller istenen sınırların dışında ise temizlik işlemleri yapılmalı, problem devam ediyorsa cihazın teknik servisine haber verilmelidir.
Dış kalite kontrolü ülkemizde yaygınlaşmamış olmakla birlikte, laboratuvarların üye olduğu uluslararası (United Kingdom National External Quality Assessment Schemes (UKNEQUAS) ve College of American Pathologists (CAP) gibi...) kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. Bu kuruluşlar tarafından gönderilen ve değerleri bilinmeyen kanlar laboratuvarda sayılır. Sonuçlar kalite kontrol programı takip edilen kuruluş tarafından değerlendirilmekte ve belgendirilmektedir. Laboratuvarın akredite olabilmesi için iç ve dış kalite programlarının mutlaka kullanılması ve bunların kayıtlarının tutulması gerekmektedir.
Kan sayımı cihazlarının gün içindeki performansı “Hareketli Ortalama Kalite Kontrol Programı” (X-B Moving Avarage QC programı) ile izlenebilir. Bu program kan sayımı cihazlarının menüsünde bulunmaktadır.
Program her 10 veya 20 sayımda bir MCV, MCH ve MCHC aritmetik ortalamasını hesaplamakta ve bunları bir grafikte (Levey-Jennings) göstermektedir. Sayım sonuçları ne olursa olsun hareketli ortalamalar, belirli değerler arasıda kalmaktadır. Bu cihazın gün içindeki çalışmasında bir problem olmadığını göstermektedir. Bunun daha basit şekli ise her hastanın MCHC’sinin %30-36 arasında olmasıdır.
KAN SAYIMI CİHAZLARINI ETKİLEYEN DURUMLAR
Kan örneği hastadan uygun koşullarda alınmalıdır. Serum verilen koldan alınan veya damara girerken çok zorlanılarak alınan örneklerin (oluşabilecek pıhtıdan dolayı) sonuçlarının yanlış olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Hiperglisemili hastalardan veya dekstroz verilen koldan alınan kanda MCV yalancı olarak daha yüksek bulunacaktır. Kan tübe konduktan sonra EDTA ile karışması için birkaç defa alt üst edilmelidir. Tüblerin içinde fazla EDTA bulunması da MCV’nin olduğundan büyük ölçülmesine neden olur. Mümkünse kan alırken standart vakumlu tüpler kullanılmalıdır. Kan sayımı yapılırken örneğin üzerindeki etikete dikkat etmelidir (ideali barkod kullanmaktır).
Yanlış hastaya ait kan, yanlış sonuç demektir. Analize başlamadan önce oluşan bu hatalara preanalitik hata denir.
Hastanın kendisinden kaynaklanan lipemi, sarılık, hemoliz, sağuk aglutininler, lökosit sayısı (> 30 bin/uL), çevre kanında eritroblastların bulunması, fragmante eritrositler, edetik asit aglutininleri, lösemi tedavisi ve bekletilmiş kan gibi durumlarda yalancı kan sayımı sonuçları ortaya çıkabilir. Bunlara analitik hata denir. Bu hataları önlemek için kan sayılmadan önce lipemi ve hemoliz açısından gözle incelenmelidir. Daha sonra hafifçe hareket ettirilerek pıhtı ve soğuk aglutininler açısından kontrol edilmelidir.
Kan sayıldıktan sonra hasta ile ilgili bilgiler, sayım indeksleri ve cihazın verdiği uyarılar incelenmelidir. MCHC’si normal olmayan sonuçların nedeni mutlaka bulunmalıdır. Gerekirse çevre kanı yayması incelenmelidir. Kan sayımını etkileyen hastaya ait bir durum saptanırsa gerekli düzeltmeler yapılarak, rapor kağıdına yapılanlar not edilmeli ya da hastanın doktoru bilgilendirilmelidir.
SONUÇ
Kan sayımı cihazları, bakımları iyi yapıldığı ve kalite kontrol programları dikkatli şekilde uygulandığı sürece son derece güvenilir sonuçlar vermektedirler. Sonuçlar önce laboratuvarda değerlendirilmeli ve hataya neden olabilecek durumlar varsa gerekli düzeltmeler yapılmalıdır.
. En modern kan sayımı cihazlarının bile eritrosit ve trombosit morfolojisinden elde edilen ip uçlarını vermekten uzak olduğu unutulmamalıdır. Hemolitik anemilerde eritrosit morfolojisinden elde edilen ip uçları çabuk tanıda çok önemlidir. Özellikle erken tedavi açısından mikroanjiyopatik hemolitik anemide olduğu gibi.
Trombosit sayısının kontrolünde ve eritrosit inklüzyonlarının (Howell-Jolly cisimcikleri, bazofilik noktalanma ve sıtma paraziti) incelenmesinde mikroskoba gerek vardır. Antonj van Leeuwenhoek’un basit bir mikroskopla gördüğü eritrositlerle ilgili bulgularını bir mektupla yayımladığı 1674’den beri üç yüz yıllı aşkın süre geçmesine rağmen, hematoloji laboratuvarında mikroskop yerini korumaktadır.
hemogram cıhazı elemanları cıhazdakı yerlerı ve pneumatic şeması..
1-) Kan sayım cihazının bölümleri Tam kanı sayım aparatüründe saymak ve teşhis etmek hücrelerin birbirine çok yakın olmasından dolayı zordur. Bu yüzden tam kan hücrelerini yaymak için sulandırma(dilüsyon) yapılır ve böylece hücrelerin çoğu aparatürden birer birer geçer ve kanın sayımı ancak bu şekilde mümkün olur.
- Diluent: Kanı sulandırmanın yanında, diluent bulunduğu ortamda kan hücrelerinin ölçülerini belirli bir zaman aralığında kan sayımı esnasında ortamı sabit tutmaya yarar.
- Lyse: Kırmızı kan hücrelerinin zarlarını çatlatıp tıkanıklığı kirlilik yapmayacak şekilde çok küçük parçalar haline getirip sayım esnasında parazit yapmamasını sağlar. Bundan ayrı olarak bazı hücrelerde üçlü formül dağılımının iyi çıkmasını sağlar. Parçalanmanın ve karışmanın iyi bir şekilde yapılması HGB sonucu ile ilgilidir.
- Rinse: Rinse bir çeşit deterjan olup sistemin temizliğini ve voltümetrik düzlemin sıvı akıcılığını sağlar.
- Enzim Temizleyici: Enzim temizleyicinin esası enzim ve izotonik temizleme solüsyonu olup okuma kuvvetlerinin ve hortumlarının temizliğini ve kayganlığını yapar. Klinser mavi bir reaktiftir ve analizörün plastik parçaları ile uyumludur. Buna rağmen çok küçük parçalar küçük PLT kirlilik veya yabancı madde (muhtemelen kırılmış hücreler) reddedilip sayılmamıştır. Hangi hücrelerin sayılacağını, hangilerinin sayılmayacağını, hangilerinin gerçek hücre olduğunu, hangilerinin ilgisiz olduğunu cihaz kendi tespit eder. PLT ve RBC hücreleri gevşelerle aynı gibi görünseler de gerçekleşen her hücre tipinin değişik ölçümleri vardır.
- WPC Bölümü: WBC’de lökositler direk olarak ölçülürler.
WBC kısmı dağılımı: Beyaz hücreler tek tip değildir. Büyüklüğüne göre değişik vardır. Sayma ve ayırma hücre büyüklüğüne göre tamamlanır. Bu işlemle diluent, lyse reaktifi ve zaman kontrol edilir. BC 3000plus sistemi elektronik olarak büyüklüklerine göre kimyasal reaktiflerle kırmızı kan hücreleri dağılımları, lenfositler, orta hücreler (monosit, bazofil, eosnofil) ve granülositleri tespit eder. Bu durumlarda çekirdekleri periferik yaymada görünür. Bu hücrelerin çekirdekleri lyse’a direnç gösterirler ve beyaz kan hücresi gibi sayılırlar. Mikroskopla gözden geçirilen NRBC hücreleri WBC sayımı sırasıyla şöyle düzeltilmelidir. WBC değeri ölçümlerle elde edilmiştir.
- HGB Bölümü: HGB, numunenin fotometrik okunmasından blank oranının absorbans ile hesaplanmasından tespit edilmiştir.
- RBC Bölümü: Eritrositlerin direkt olarak ölçülmesi RBC’dir.